Yıllardır orta yaşlarda görülen gerilim, depresyon ve mutsuzluk dalgası “orta yaş krizi” kavramıyla tanımlanıyordu. Lakin Dartmouth College, University College London ve Institute for Fiscal Studies tarafından yürütülen yeni bir araştırma, bu tablonun aksine döndüğünü gösteriyor. PLOS One mecmuasında yayımlanan çalışmaya nazaran, artık en kırılgan küme orta yaşlılar değil, 25 yaş altındaki gençler.
ORTA YAŞ KRİZİNDEN GENÇLİK KRİZİNE
Araştırmacılar, ABD ve İngiltere’den milyonlarca anket karşılığını inceledi. Geçmişte bu bilgiler, insanların 40’lı ve 50’li yaşlarda en mutsuz periyodunu yaşadığını, yaş ilerledikçe ruh sıhhatinin yine toparlandığını gösteriyordu. Lakin son yıllarda tablo değişti: artık ruhsal “çöküş” orta yaşta değil, genç yaşlarda yaşanıyor.
ABD’de Hastalık Denetim ve Tedbire Merkezleri’nin (CDC) 1993-2024 yılları ortasında topladığı 10 milyondan fazla cevap, gençlerin ruhsal açıdan en sıkıntılı kümesi oluşturduğunu ortaya koydu. İngiltere’de 2009-2023 periyodunda yaklaşık 40 bin haneden toplanan bilgiler de tıpkı sonucu verdi: orta yaş buhranı kayboldu, gençler en yüksek seviyede ruhsal badireyi bildiriyor.
KÜRESEL ÖLÇEKTE TIPKI TABLO
Araştırmacılar, bu trendin sadece İngilizce konuşulan ülkelerle sonlu olup olmadığını anlamak için 44 ülkeden 2 milyon anketi de inceledi. 2020-2025 yılları ortasında yürütülen Küresel Minds Project bilgileri, dünyanın pek çok ülkesinde birebir eğilimi ortaya koydu: orta yaş mutsuzluk eğrisi ortadan kalktı, sorun gençlik yıllarına kaydı.
Uzmanlar, bu değişimin nedenleri konusunda kesin bir görüş birliğine varmasa da birkaç etken öne çıkıyor: ekonomik sakinliklerin gençlerin iş ve konut geleceği üzerindeki olumsuz tesirleri, sıhhat sistemlerindeki finansman kesintileri, COVID-19 pandemisinin kalıcı sonuçları ve bilhassa toplumsal medya ile akıllı telefon kullanımının artması. Genç bayanlarda bu tesirin daha besbelli olduğu vurgulanıyor.
TOPLUMSAL SONUÇLARI ÖNEMLİ OLABİLİR
Araştırmacılar, “orta yaş krizi” imgesinin artık geçerliliğini yitirdiğini, asıl krizin gençlikte yaşandığını söylüyor. Gen Z neslinin depresyon, telaş, ümitsizlik ve intihar kanılarında kayda bedel bir artış yaşaması, gelecekte toplumların toplumsal yapısını ve üretkenliğini derinden etkileyebilir. Uzmanlara nazaran, gençlerdeki bu ruh sıhhati krizine hemen karşılık verilmezse, uzun vadede daha ağır toplumsal meselelerle karşılaşmak kaçınılmaz olacak.
