CHP Genel Başkanı Özgür Özel, CHP Genel Merkezi’nde T24’te Gökçer Tahincioğlu ve Ceren Bala Teke’nin sorularını yanıtladı.
Özgür Özel, birinci olarak ‘Terörsüz Türkiye’ sürecine ilişkin kurulacak komiteye iştirake dair konuştu.
Özel sorulara şu yanıtları verdi:
“TBMM’de kurulacak komiteyle ilgili prensipleri sıraladınız, net biçimde aktardınız. Fakat bu iş ne vakit sonuçlanacak?
Bizim temel talebimiz şu; eşit temsil olsun ve nitelikli çoğunluk olsun. Onlar eşit temsil sorununa şu sebepten yanaşmıyor; öteki partilere de eşit temsil verince çok kalabalık olması gerekiyor. 100 kişi üzere. Bizim partinin temsili ve katkısı için on kişiye de ihtiyaç yok. Yani dört arkadaş halleder aslında bu işi. Ancak böyle istiyorlar sayıyı. Bu noktadan sonra nitelikli çoğunluk şöyle bir değer kazanıyor. AKP ve MHP işi çözmüş durumda üzere esasen. O vakit bizim bir anlamımız yok. Hiç olmazsa bu türlü demokratikleşme üzerinden bizim bir sürü çalışmamız var. Bizim kurmuş olduğumuz Adalet ve Demokrasi Kurulu sekiz, dokuz aydır çalışıyor.
Sekiz başlıkta yirmi altı farklı öneride bulundu MYK’ya. Her biri de bu süreçte CHP bu komiteden ne talep etmeli ne yapmalı halinde öneriler. Çok kapsamlı bir hazırlık oldu. Biz hazırlıklıyız.
Şimdi Meclis’te kurulacak komiteye da iştirak noktasını şuna indirgiyorlar; CHP’ye operasyonlar dursun… Güya 18 Mart günü ülkede her şey güllük gülistanlık mıydı? Tutuksuz yargılamanın temel olması, iddianamelerin süratli yazılması, savcıların mafyavari yöntemler uygulaması falan bunlar yalnızca bugünün bizim karşımıza çıkardığı problemler mı? Elbette bunları da ben her görüştüğüm kişiye de yani Numan Bey’e de anlattım, İbrahim Bey’e de anlattım, bütün partilerin genel başkanlarına da anlatıyorum. Özellikle AK Parti’den kimi görsem anlatıyorum ve anlattırıyorum. ‘Yani biliyor musunuz döneminizde neler yaşanıyor?’ diyorum. Bayanları çocuklarıyla tehdit ediyorlar, babaları oğullarıyla tehdit ediyorlar.
Bu işin bir kısmı ancak aslında Türkiye’de mesela nefret telaffuzunun cezalandırılması üzere bir ihtiyaç var. Terör tanımının gerçekten terörü tanım etmesi üzere bir gereksinim var. Diğer otoriter popülist başkanlardan devşirilen işte dezenformasyon yasası üzere bir mesleği, gazetecilik mesleğini, kriminalize eden ve tehdit altına alan birtakım maddelerin ortadan kalkması üzere önemli muhtaçlıklar var. Genel olarak; düşünce özgürlüğü noktasındaki her türlü hem makus düzenlemelerin hem de berbata kullanılan düzenlemelerin değişmesi gerekiyor. O yüzden biz kurula girip muhalefet edip, çatır çatır siyaset yapıp orada doğrusunu anlatıp ondan sonra şayet ara alınıyorsa kurulda kalırız.
AKP, hukuk tanımazlıkta, demokrasiyi ayaklar altına almakta, saldırganlıkta kritik bir noktaya geldi. Artık geri dönemiyorlar. Dönüş daha maliyetli geliyor. Fakat ileri de gidemiyorlar. Buradan sonrası olmayacak. Bunlara bir çıkış lazım. Ve kendi yönetim anlayışları ve Erdoğan’ın karakteri üzerinden baktığımızda kolay kolay da kendi kendilerine yapamayacaklar. Yani bu ülkeyi getirdikleri bu noktadan kendilerine de ülkeye de bir çıkış arıyorlarsa bu komite bunun için çok düzgün bir fırsat. Lakin burada samimiyet lazım yani yahut gerçekten uygun niyet lazım.
-Durum ne vakit netleşecek?
Grup lider vekillerine söyledim. Meclis Başkanı bir açıklama yapsın ve ‘nitelikli çoğunluk mutlaka aranacak’ desin. Biz de isimleri bildirelim dedik. Yolladığı yazıda yok çünkü o denli bir şey. Bunu söylediği anda üye vereceğiz. O komiteye gidilmesi ve savunulması lazım. Bizim komitedeki üyelerin yedi tanesi hukukçu ve aslında orası bir hukuk komitesi. Bir çeşit teknik hazırlık komitesi yani. Meclis kurulunda hukukçu olmayan, siyasetçi arkadaşlarımız da olacak. Coğrafya da önemli, tüm Türkiye’yi temsil edecek arkadaşlar olacak.
-Kırmızı çizginiz ne? ‘Anayasa konuşmayız’ dediniz mesela. Ne konuşulursa kuruldan çekilirsiniz? İşin tabiatı gereği anayasa gündeme gelecek gibi…
Bizi o komiteye davet eden de o kurulda kalmamızı isteyen de o kurulda anayasa konuşmayacağımızı bilecek. Yani biz bu bahiste çok netiz. Mevcut anayasaya uymayanlarla anayasa yapamayız. Bizim anayasa konuşma kurallarımız bu komiteyle ilgili tavrımızdan çok evvel çok netti esasen. Anayasaya uymayanlarla anayasa yapmayız. Can Atalay içeride duruyorken, Osman Kavala içeride duruyorken, AİHM kararına karşın Seyahat’teki arkadaşlar çeşitli lehlerine kararlara karşın içeride duruyorken, Selahattin Demirtaş içeride duruyorken, öbür taraftan haklarında bir somut tez daha ortaya konmamışken ve iddianame yazılmıyorken İstanbul’un seçilmiş belediye başkanı içerideyken olmaz. Toplumun da yüzde 75’i bunların siyaseten içeride tutulduğunu biliyorken nasıl anayasa yapacağız bunlarla birlikte yani? Böyle bir taban yok. Komiteye yazdığımız on altı unsurluk öneride de yasal çalışmalarla hudutlu olmak üzere diye yazdık. Yasa yapabiliriz, anayasa yapamayız.
-Erdoğan sizi kurulda ne kadar istiyor, gerçekten istiyor mu sizce?
İstemiyordu bence. Çünkü uzun müddettir ayak sürüyor ve bu sürece Devlet Bahçeli’yle Erdoğan’ın yaklaşımları biraz birbirinden farklı. İşin o kısmıyla hiç ilgilenmiyorum. Benim siyaseten bildiğim bir şey var.
Tarihte bazen kritik dönemeçler olur, kırılma anları olur. Orada tarihin gerçek yerinde yer alıyor musunuz? Sosyal Demokrat bir parti CHP. Örgüt silah bırakacağını açıklamış. Aşikâr ki yaklaşık bir buçuk yıldır örgütle devletin birtakım yetkilileri de bu hususla ilgili görüşmüşler. Ve bu işin bir yasal yerinin oluşması lazım. Bunun için parlamentoya değerli bir vazife düşüyor. Ve biz de yıllardır böyle bir iş yapılacaksa parlamentoda yapılsın ve Kürt sorunu çözülecekse parlamentoda çözülsün, demokratikleşme çerçevesinde çözülsün demişiz. Artık bu noktada kategorik olarak bu komiteye girmemek CHP’nin tarihî tutarlılığını heba eder, reddeder.
“İMAMOĞLU ADAY OLAMADIĞI NOKTADA…”
Erken seçim için 2 Kasım’ı işaret ettiniz. Pekala artık 2 Kasım için CHP’nin bir yol haritası var mı? CHP’nin de bir aday sorunu yok mu? Aşikâr ki bu tarihte Ekrem beyin aday olabilmesi tüzel duruma göre mümkün olmayacak. Bu durumda iktidar 2 Kasım için ‘tamam’ derse ne yapacaksınız?
Ekrem İmamoğlu, resmen seçim kararı alınıp adaylık müracaatının vakti gelene kadar Cumhuriyet Halk Partisi’nin adayı. Çünkü adayı değiştirmek artık adayın bile elinde değil. 15,5 milyon kişi gelmiş, oy vermiş. Bu 15,5 milyon kişinin içinde tahlil edildiğinde de öyle şeyler çıkıyor ki ömrü boyunca CHP’nin kapısından geçmemiş beşerler gelmişler ve o haksızlığa karşı dayanışma içinde adaya oy vermişler. O bireylerin adayı Ekrem İmamoğlu, son ana kadar Ekrem İmamoğlu’nun aday olması için hem tüzel hem siyasi bütün şartları ve tabanları zorlayacağız.
Aday olamadığı bir nokta olduğunda o gün dönülüp bakılır kim kazanacak, en gerçek aday kim? Kimle kazanılıyor? Diğer bir karar vermek gerekirse ve ümit ediyorum gerekmez. O kararı daima bir arada, birlik beraberlik halinde veririz. Önemli olan şu; yani bu iktidarı değiştirmek için ne yapmak gerekiyorsa onu yapacağız. Ekrem İmamoğlu’nun ön seçim süreci de buna dairdir. Gözaltına alınıp tutuklandıktan sonraki süreçte buna dair doğrusunun bu olduğuna inandığımız için bu çabayı veriyoruz.”
