Memur-Sen: ”İktidarın görmek istemediği enflasyon gerçeği artık görülmeli ve yüzde 10 refah payı verilmelidir’’
Memur-Sen Genel Merkezi’nde ”Gelirde Adalet İçin Refah Hissesi İstiyoruz” başlığıyla basın toplantısı düzenlendi. 2024 yılının enflasyon sayılarına nazaran memur ve memur emeklilerinin maaş artırımının 11,54 olarak hesaplanmasının akabinde sendika, ”Maaşlar 1 kat arttı, fiyatlar 4 kat zamlandı’ gerçeğinin ıskalanmamasını istiyoruz. 2024 yılında yaşanan senaryonun gibisi 2025 yılında da yaşanmasın. Kamu vazifelileri yapay bir kanaatkarlıkla ekonomik kahrın içine itilmesin. Hakem Kurulu’nun görmek istemediği, iktidarın görmek istemediği enflasyon gerçeği artık görülmeli ve Memur-Sen’in teklifi olan yüzde 15 maaş artışı ve yüzde10 refah hissesi verilmelidir” açıklamasını yaptı.
Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, şunları söyledi:
”2024 yılının son enflasyon sayısı olan aralık ayı enflasyonu açıklandı. Aylık enflasyon yüzde 1.03, yıllık enflasyon yüzde 44.38, 6 aylık enflasyon yüzde 15.75 ve enflasyon farkı ise yüzde 5.23 olarak gerçekleşti.
Hakem Kurulu’nun 2025 Ocak ayı için belirlediği yüzde 6 oranıyla birlikte kamu vazifelisi ve emeklilerinin artış oranı yüzde 11.54 olarak gerçekleşti. Devletin alacakları için belirlediği Yine Değerleme Oranıyla 1 Ocak prestijiyle MTV, kamu tesisleri, vergi, harç ve cezalar yüzde 43,93 arttı. Bununla birlikte 1 yıllık süreçte kira artış oranı yüzde 58.51, doğal gaz yüzde 60, akaryakıt ve elektrik yüzde 40 artış gösterdi.
Raflardaki fiyatlarda durum çok daha vahim, 12 ayda; yumurta yüzde 115, pirinç yüzde 110, yağ yüzde 85, süt yüzde 70, et yüzde 60 artmış durumda. Maaşlarımız daha artmadan ve elimize geçmeden; marketlerde planlı bir halde fiyat artışlarının yapıldığını görüyoruz. İşçi maaşını şimdi almadan, raflardaki artırıma maruz kaldı.
”MAAŞLAR ALIM GÜCÜ OLARAK AŞAĞI İSTİKAMETLİ DEVAM EDİYOR”
2023 yılının ağustos ayında yüzde 60 enflasyonun olduğu bir ortamda Hakem Kurulu’nun; ‘hayali niyetlerle belirlediği’ artışların tek kaybedeni kamu vazifelisi ve emeklileridir. Kayıplara göz yumarak, kulaklarımızı kapatarak ya da görmezden gelerek enflasyon sıkıntısını çözemeyiz. Enflasyon hastalığını söküp atmamız gerekiyor. Buna sonuna kadar katılıyor ve destekliyoruz. Enflasyonu azaltmak için sabit gelirlileri baskılamak, harcamalarını kısıtlamak ya da masraflarını daha fazla artırmak tek tahlil yolu olmamalıdır. Alım gücümüzü azaltan, refah düzeyimizi düşüren ve eşitsizliği artıran enflasyon mu? Yoksa yüksek enflasyon karşısında yapılan düşük artışlar mı? Bu ayrımı yanlışsız biçimde yapmamız gerekiyor. Fiyatlar üst istikametli giderken, maaşlar alım gücü olarak aşağı istikametli devam ediyor. Kısaca belirtmek gerekirse mali olarak sürüklenmemiz devam ediyor.
2025 yılı için TCMB’nin enflasyon iddiası yüzde 21 olarak açıklandı. En yeterli ihtimalle gerçekleşme oranı yüzde 30 oldu. Kamu görevlilerine, Hakem Kurulu’nun reva gördüğü artırım ise yüzde 6 ve yüzde 5 olmak üzere yüzde 11. Bu da demek oluyor ki; yeniden enflasyon farkıyla maaşlarımız belirlenecek yani maaşlarımız tekrar enflasyona ezilecek. İstatistikler aldatıyor ama gerçekler de canımızı acıtıyor.
Ülkemizin kıymetli bir kesiti emeği ve alın teri üzerinden gelir elde ederken, parası olanların faiz üzerinden, yatırım ve katkı yapmadan çıkar elde ettiği bir devirdeyiz. Kompradorlara istediği fırsatı vermememiz gerekiyor. Piyasanın olağanlaşması için devletimizin sunduğu teşvik ve muafiyetleri fırsata çevirerek, iktisadın dar boğazını işçinin küfesine yüklemeye çalışanlara dur demeliyiz. Sabit ücretliler için ortaya konulan münasebetin birebirini, sermaye için de göz önünde bulundurulmasını bekliyoruz.
”MAAŞLAR 1 KAT ARTTI, FİYATLAR 4 KAT ZAMLANDI’ GERÇEĞİ ISKALANMAMALI”
‘Maaşlar 1 kat arttı, fiyatlar 4 kat zamlandı’ gerçeğinin ıskalanmamasını istiyoruz. 2024 yılında yaşanan senaryonun gibisi 2025 yılında da yaşanmasın. Kamu vazifelileri yapay bir kanaatkarlıkla ekonomik külfetin içine itilmesin. Hakem Kurulu’nun görmek istemediği, iktidarın görmek istemediği enflasyon gerçeği artık görülmeli ve Memur-Sen’in teklifi olan yüzde 15 maaş artışı ve yüzde10 refah hissesi verilmelidir.
‘Enflasyon artarken, maaşlarımızı adil ve makul düzeyde artırmak’ gerekiyorken, ‘Enflasyonu azaltmak için maaşları baskılayalım’ anlayışında ısrarcı olunmasına mana veremiyoruz. Maaş artışları kadar problemli bir alanda; gelirlerimizi eriten, maaş artışlarımızı birkaç ay içinde cebimize girmeden geri çeken gelir vergisi adaletsizliğidir. Yıllar içerisinde Gelir Vergisi Matrahlarının adil ve makul düzeyde güncellenmemesinin mağduriyetini çalışanlarımız yükleniyor.”
