İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Cumhurbaşkanlığı adaylığı için ön seçim sürecine ait yol haritasının önümüzdeki hafta belirli olacağını söyledi. İmamoğlu, “Bu bir demokrasi ihtilalidir. Dünyada çok azdır. Ülkemizde birinci defa bir cumhurbaşkanı adayını, partinin üyeleri belirleyecektir. Geç, erken tartışmasına da ben katılmıyorum. Şartlara, vakte, vaktin ruhuna nazaran bu değişebilir.” dedi. İmamoğlu, ayrıyeten yalnızca İstanbul ile ilgilenmesi gerektiği tarafındaki tenkitlere, “İstanbul üzere 20 milyonluk bir kenti yöneten bir Belediye Başkanı, kendi sorunlarının yanı sıra, Filistin’deki Gazze’yle de ilgilenmek zorundadır; Suriye’yle de ilgilenmek zorundadır” yanıtını verdi.
Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, ‘Dünya Radyo Günü’nde, farklı kurumlarda vazife yapan radyocularla bir ortaya geldi. İmamoğlu vazifeye geldikten sonra klasikleşen buluşma, Artİstanbul Feshane’de gerçekleştirildi. Öğrencilik ve iş ömrünün büyük kısmının İstanbul trafiğinde geçtiğini aktaran İmamoğlu, o periyotta bu süreyi radyo dinleyerek değerlendirdiğini belirtti. Gazeteler ve mecmua gibisi basılı yayınların, teknolojinin süratle değiştiği ortamda yayın hayatlarına devam etmekte zorlandığının altını çizen İmamoğlu, radyonun bu manada daha şanslı olduğuna dikkat çekti.
“BASKIYLA, ZULÜMLE ABAT OLUNMAZ”
İktidar baskısı nedeniyle, toplumun haber alma hakkının da engellendiği bir vakit dilimi yaşandığını söyleyen İmamoğlu, “Allah göstermesin de soğuk bir yere giriş yaptı diye bir radyocu duymadık şimdi. Habere erişim, bazen işte yayınlayan gazeteciler, gözaltında. Röportaj yapıp, uygun manada birebir haberi verende bir şey yok, ancak öteki bir röportajı da yayınladı, o biraz makus bir yere evriliyorsa ya da yayınlandığı mecraya nazaran o içeride. Bu türlü garip bir şey. Yani boş işlerle uğraşıyoruz ne yazık ki. Bizi biraz meşakkate boğuyor bu durum. İnsanları ne kadar baskılamaya çalışırsanız, zorlamaya, köşeye sıkıştırmaya çalışırsanız, insanlık daima kendine bir yol, bir çıkış bulmuştur. Bazen dünyanın en değerli ihtilalleri o denli oluşmuştur, bazen en köşeye sıkışmış toplumlar bir anda bir sıçramanın başlangıcına işi taşımışlardır. Umarım bizler daima bir arada, hepimiz, bu sıkıntı günleri ülkemiz ismine aşarız. Zira baskıyla, zulümle abat olunmaz. Tam bilakis beşerler, aslında memnun, huzurlu olduklarında daha üretken olurlar, daha güçlü bir toplum olurlar, iktisadı âlâ olur, her istikametiyle müspet etkilenir” dedi.
“‘FAİZ SEBEP, ENFLASYON SONUÇ’A BİR TEK ERDOĞAN İNANDI”
İmamoğlu, kelamlarını şöyle sürdürdü:
“Yani ‘ocu, bucu, şucu’ demeden bunlar hayatta bu türlü olmuştur. Sonuçta bugün adaletsizlikler bu kadar konuşuluyorsa, eline kaleme alıp istediği biçimiyle kalemi kırmaya çalışan birtakım insanların, bu zulmün tabiri caizse karar vericisi haline gelme eforlarını gördükçe, ben utanç duyuyorum. Halbuki bugün memlekette, kelamım ona bu işlerle uğraşırken, çeteler cirit atıyor. Efendime söyleyeyim, isteyen istediği biçimde asıp kesiyor. Talimatlar havada uçuşuyor. Erk kimde, muhakkak değil. Bu türlü garip bir gündem. Bir yanıyla ekonomik düşünceler, kiralar, pazardaki fiyatlar, insanların gelirinin sahiden artık ne tabir ettiğini anlayamadığımız bir çerçevede bir Türkiye… Esasen bizim tarifleyemediğimiz, anlayamadığımız bir düzeye erişmiş olan Türkiye sürecini, sanırım bir tek yıllar evvel ‘Faiz sebep, enflasyon sonuç’ dediğinde bir tek Erdoğan görmüş herhalde böylesi bir süreci. Zira, bir tek o kelama o inandı ve bugünü de o görmüştür diye düşünüyorum.”
“TOPLUM İNŞASI İÇİN BÜYÜK BİR EFOR VAR”
Türkiye’deki ekonomik durumun dünyada örneği olmadığını kaydeden İmamoğlu, şunları söyledi:
“Keşke iktisat uygun olsa da bizler de düzgün ekonomik şartlarda öbür türlü bir rekabet yapabilsek. İktidarın her söylediğini kabul eden ve o sesi dillendiren bir toplum inşası için büyük bir gayret var. Bu işte basına yansıyor, bu siyasetçilere yansıtılmaya çalışılıyor ya da iş dünyasına ya da sivil topluma falan… Bu türlü devam ediyor. Fakat bunların aslında hiçbiri tarih boyunca bir işe yaramamış. Bir periyodu harap etmiş, bir devri feda etmiş fakat bir işe yaramamış. Bugün de yaramayacağına eminim. Ben bu manada radyocu dostlarımızın hem Dünya Radyo Günü’nü kutlarken, bir yandan da hiçbir vakit sesinizin kısılmamasını ya da sesinizin engellenmemesini, yüreğinizden geçeni… Alışılmış ki her alanın olduğu üzere bu alanında kendine nazaran etik kuralları var. O etik kurallarına uygun bir biçimde sesinin gür çıktığı günleri daima birlikte yaşarız, umut ediyorum. Bu manada ben de hem sizlerin bu seyahatine her daim takviye olmaya hem de sesi kısılmaya çalışılan ülkemizde, hangi husus olursa olsun, hangi konu olursa olsun, haksızlığa ve hukuksuzluğa karşı çaba etmeye devam edeceğim.”
“ONLARA KATILMADIĞIMI BEYAN EDEYİM”
İmamoğlu, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:
“Şimdi bazen dönüp diyorlar ki, ‘Yahu sen İstanbul Belediye Liderisin, git ona tahlil bul’ falan gibi… Güya bu problem bunun dışındaymışız üzere, birtakım sivri fikirler var. Onlara katılmadığımı beyan edeyim. İstanbul üzere 20 milyonluk bir kenti yöneten, dünyada bu kadar çekim merkezi olabilmiş diğer bir kent bana nazaran yok iken, – 2000 yılı aşkın müddettir böyle- bu türlü bir şehrin Belediye Başkanı, kendi sorunlarının yanı sıra, Filistin’deki Gazze’yle de ilgilenmek zorundadır; Suriye’yle de ilgilenmek zorundadır; efendime söyleyeyim Avrupa Birliği’yle ilgili süreçle ilgilenmek zorundadır; dünyanın en fazla konsolosluk barındıran bu kentinde, dünyanın her ülkesiyle ve o ülkelerdeki demokrasiyle, adaletle, iktisatla ilgili süreçleri takip etmek, ilgilenmek ve onlarla ilgili fikir yürütmek zorundadır. İş birliği sistemleri kurmak zorundadır. Türkiye, dünyanın farklı platformlarında bulunmak, hatta farklı platformların kurucusu olmak ve önderlik etmek durumundadır. Bunların her birisini muhtemel birtakım siyasi görevlerimin ya da mümkün birtakım siyasi yolculuklarımın dışında, İBB Başkanı kimliğine söylüyorum Kaldı ki benim tıpkı vakitte tabii ki TBB Başkanı görevim de var. Sonuçta, ülkemizde var olan bütün meselelerin bir kısmı orada.”
“NİYE KAZANDIN’ DİYE 12 AY SONRA GÖZALTINA ALINIYOR”
Kayyum uygulamalarına reaksiyon gösteren İmamoğlu, reaksiyonunu şu sözlerle lisana getirdi:
“Belediyelere kayyum atanarak, belediyelere operasyon yapılarak… Yani bir insanın birisi burada oturuyor olabilir. Hayatına devam ediyor. Birisi ona diyor ki, ‘Sen gel, bizim meclis üyemiz ol.’ Oluyor. Vatandaş yani. Misyonu var. Ya sigortalı bir yerde çalışıyor ya bir yerde bir işi var ya Bağ-Kur’lu. Adresi belirli, yurdu aşikâr. Ondan sonra meclis üyesi listesine yazıyorsunuz birisini. YSK’ya gönderiyorsunuz. Diyorsunuz ki, ‘Benim meclis üyesi listem bu.’ Bilirsiniz; şayet orada terslik varsa, size o listeden o isimler için bir vakit tanırlar. ‘Bunlar aday olamaz. Bunlar yerine isim getir’ derler. Getirirsen eklenir, getirmezsen de orası boş kalır. Bu süreçleri geçiyor. Seçim kazanılıyor. ‘Niye kazandın’ diye vatandaş 10-11 ay sonra, 12 ay sonra gözaltına alınıyor. Çabucak hoş bir şey; ‘terörist!’ Yahu teröristse, niçin sokaktaydı? Niçin meskenine gidip geliyordu? Niçin vatandaşımız olarak her imkandan faydalanıyordu? Otomobile biniyor, kimliği var, İstanbulkartı var. Yahut seyahat yapıyor, yurt dışına gitmiş, gelmiştir vesaire. Bu türlü bir şey olabilir mi? Bu türlü bir vicdan, bu türlü bir adalet olabilir mi? Bunun hesabını kim verecek? Bu insanların çoluğunun, çocuğunun, hislerini kim tamir edecek?”
“MANSUR BEY’İN FARKLI BİR BAKIŞI VAR”
Değerlendirme konuşmasının akabinde radyoculardan gelen soruları cevaplayan İmamoğlu, “23 Mart’ta ön seçim olacak cumhurbaşkanlığı için Cumhuriyet Halk Partisi’nde. Aday mısınız? Mansur Bey aday olabilir mi? Olmayacağını söylüyorlar lakin tam da bilmiyoruz sizin o toplantıdan ne çıktığını. Bir de diğer adaylar var mı” sorusuna şu karşılığı verdi:
“Çok kıymetli bir buluşma yaptık. Her aşamasını parti içi süreçlerimizle yönetiyoruz. Gazeteci birkaç arkadaşımızla da dün, bugün görüştüğümüz için, tabir ettiğim şeylerin aynılarını da burada da tabir edebilirim. Sonuçta Mansur Bey’in farklı bir bakışı var. ‘Bugün erken. Adaylık için erken. Münasebetiyle ön seçim de erken’ diye bir bakışı var. Hasebiyle bu şartlarda aday olmayı düşünmediğini tabir etti. Süreç netleşti. Artık sürecin ayrıntıları açıklanacak. Bir açıklansın, ondan sonra nasıl bir yol yürüyeceğimizi, nasıl bir yol ve güzergah tarifleyeceğimizi, ardından biz de kamuoyuyla paylaşacağız. Demek oluyor ki, sürecin ayrıntıları muhtemelen bu hafta sonu açıklanır, kamuoyuyla paylaşılır. Önümüzdeki hafta da yol haritamız muhakkak olur. Ben, Türkiye için çok kıymetli fırsatlar barındıran bir yola, hamasetle partimizin adım attığını düşünüyorum. Bu bir demokrasi ihtilalidir. Dünyada çok azdır. Ülkemizde birinci defa bir cumhurbaşkanı adayını, partinin üyeleri belirleyecektir. Geç, erken tartışmasına da ben katılmıyorum. Şartlara, vakte, vaktin ruhuna nazaran bu değişebilir.”
