Hukukçu intiharlarıyla ilgili İstanbul Adliyesi önünde açıklama: Göz göre göre ölüme sürüklendiğimizi hissediyoruz

Avukatın Sesi İnisiyatifi davetiyle İstanbul Adliyesi’nde bir ortaya gelen avukatlar, son günlerde artan hukukçu intiharlarına ait basın açıklaması yaptı. Avukatlar, “Çaresiz hissetme gayrete katıl” sloganıyla alkışlarla adliye önüne yürüdü.

Avukat Kerim Bütün, “Bildiğiniz üzere son dört günde yani bugün beşinci gün üç hukukçu intihar etti. Bunlardan ikisi avukat, birisi savcıydı. Gelinen kademede dün akşam da Samsun’da bir meslektaşımız yeniden intihar etmeye teşebbüs etti. Ve bizler bu intiharların nedenlerini yoksulluk olduğunu düşünen avukatlar olarak bugün burada intihara teşebbüs eden, intihar eden, canına kıyan meslektaşlarımızın anısı için aksiyon gerçekleştiriyoruz” dedi.

“HUKUK TOPLULUĞU BİZLER İÇİN CEHENNEME DÖNÜŞMÜŞTÜR”

“Bizler, Türkiye’de sıkıntı şartlar altında mesleksel faaliyetlerini sürdürmeye çalışan genç avukatlar olarak her gün ekonomik baskı ve şiddete uğrama riskiyle karşı karşıyayız. Lakin hiçbir kaygıya kapılmadan, hiçbir efendi tanımadan ve köle edinme hevesi olmadan mesleğimizi sürdürmeye, sesimizi duyurmaya devam ediyoruz.” diyen Doğan Zafer Çıngı ise şunları söyledi:

“Türkiye Barolar Birliği’nin son datalarına nazaran Türkiye’deki avukatların ezici çoğunluğunu genç avukatlar oluşturmaktadır. Son 10 yılda yanlış eğitim siyasetleri sonucunda açılan hukuk fakülteleri Türkiye’de bir avukat enflasyonu yaratmıştır. Ekonomik enflasyonun dâhil olmasıyla birlikte ülkemiz ve hukuk topluluğu bizler için cehenneme dönüşmüştür. Bu cehennemin doğal sonucu da bilhassa mesleğe yeni başlayan, birinci yıllarında olan genç meslektaşlarımızın sıkıntılarının artarak çoğalmasıdır.

Ne yazık ki biz genç avukatların-hukukçuların problemlerine ise siyasi iktidar gözlerini kapamakta, sessiz kalmakta, tahlil bulmamaktadır. İşte bu çözümsüzlük geçtiğimiz son 4 günde 3 meslektaşımızın intihar etmesine sebep olmuştur. Biz, biliyoruz ki bu intiharlar şahsî sebeplerden ve meselelerden kaynaklı değildir. Bu intiharların ana sebebi genç avukatların gerçeği haline gelen yoksulluk dayatmasıdır. Bu yoksulluk dayatması ise politik temellidir. Son günlerde haberlerde daima olarak duyduğumuz, son yıllarda ise onlarca meslektaşımızın intihar ettiği ya da vazifesi nedeniyle öldürüldüğü bu siyasal atmosferde bizler, ‘Avukat intiharları ve cinayetleri politiktir.’ demekten çekinmiyoruz. Zira bizler yok sayılıyoruz!”

“BİZ ÖLMEYİ VE VEFATLARI YOK SAYILANLAR OLMAYI KABUL ETMİYORUZ”

CMK fiyatlarının genç avukatlar için geçim kaynağı haline geldiğini belirten ve hala 2025 yılı tarifesinin açıklanmadığına vurgu yapan Çıngı, şöyle devam etti:

“Ekonomik manada bugün genç avukatlar ülkemizin büyük bir toplumsal bölümü üzere geçinememektedir. Örnek olarak, bir genç avukatın mesleğinin başında ve devamında bilhassa sıkça yaptığı CMK hizmeti artık angaryaya dönmüş durumdadır. Atanmış müdafi görevlendirmeleri kapsamında, kamu hizmeti veren biz avukatlara, çok düşük bir fiyat ödenmektedir. Bunun kaynağı ise Adalet ve Maliye Bakanlıklarınca belirlenen fiyat tarifesidir. 2024 yılında bu fiyat tarifesine enflasyon oranının dahi altında artırım yapılmıştır. 2025 yılı CMK tarifesi ise hala açıklanmış değildir. Biz genç avukatların büyük bir kısmı için geçim kapımız haline gelen CMK fiyatlarına mesleğin onuruna yaraşır insanca yaşayabilecek kadar artırım talep ediyoruz.Genç avukatlar olarak kamu hizmeti niteliğindeki işler için açlık sonunun altındaki tarifelerle geçimimizi sağlamaya mecbur bırakılmayı; haciz mahallerinde, karakollarda, adliyelerde maruz kaldığımız taarruzların karşılıksız kalmasını kabul etmiyoruz. Biz ölmeyi ve vefatları yok sayılanlar olmayı kabul etmiyoruz.

“SİYASİ İKTİDARIN KENDİNDEN OLMAYANI HAKİM VE SAVCI YAPMAMASIDIR”

Bununla birlikte artık ülkemizin bir öbür gerçeği haline gelen ‘torpil’ sorunu ise genç meslektaşlarımızı intihara sürükleyen öbür nedendir. Hâkim ve savcılık imtihanlarına giren, bu imtihanlardan yüksek puanlar alarak hâkim ve savcı olma hakkı kazanan meslektaşlarımızın birden fazla kelamlı mülakat denen lakin aslında insan kayırmacılık ve büsbütün torpil sistemi olan bu imtihanlarda elenmiştir. Bunun da sebebi siyasi iktidarın kendinden olmayanı hâkim ve savcı yapmamasıdır. Sahiden hukuku uygulayacak, kanunlara bağlı olacak, kimseler için yukarlardan buyruk almayacak hâkim ve savcıların bugün yargı sistemi içinde olması siyasi iktidarın istemediği ve engellediği bir durumdur. Bundan ötürü da gerimizde duran adliye dâhil olmak üzere hukuk sistemiz içindeki artık birçok hâkim ve savcı ‘hak etme kriterlerine nazaran değil, biat etme kriterlerine göre’ o makamlara getirilmişlerdir. Yaşanan bu intiharlar bu acı gerçeği göz önüne koymaktadır. Mesleğimizde yaşadığımız bu ekonomik ve siyasi problemler yalnızca mesleğimizle hudutlu kalmamakta, tüm hayatımızı en başta da psikolojimizi etkilemektedir. Adalet ararken yaşadığımız siyasi iktidardan kaynaklı meseleler, ülkenin berbatlaşan iktisadı ile birleştiği vakit genç avukatlar, hukukçular olan bizler ‘göz nazaran göre mevte sürüklendiğimizi’ hissediyoruz.

SAVCININ MOBBİNG YAPTIĞI İDDİALARI

Mesleğimizde yaşanan bu sorunlardan ötürü hayatına son veren avukat Mustafa Çoban’ı ölüme iten gerçekler bunlardır. İşte, artık meslekte yaşanan sorunlara katlanamaz hale gelen ve kendini 12. kattan aşağı atmaya çalışan Samsun’daki genç meslektaşımızı intihara kalkıştıran gerçekler bunlardır. İşte, hâkim ve savcılık imtihanında 115’inci olan fakat kelamlı mülakatta elenen meslektaşımız Mert Akdoğan’ı, intihara sürükleyen sebepler bunlardır. Tekrar, Adana Adliyesi’nde misyon yapan savcı adayı Mithat Can Yalman mobbing ve tehditlere maruz kaldığını açıklayarak hayatına son vermeye iten sebepler bunlardır.

“EKONOMİK ZORLUK VE SİYASİ BASKILARDAN KAYNAKLI”

Görülmektedir ki, ülkemizde son bir haftada yaşanan genç hukukçuların, genç avukatların intihar etmelerinin ana sebebi net biçimde ekonomik zorluk ve siyasi baskılardan kaynaklıdır. Tüm bu yaşanan olumsuz duruma karşı biz ise ‘Çaresiz Hissetme, Gayrete Katıl’ diyoruz. Zira lakin genç avukatların sıkıca bir ortada durması bu karanlığı ve çaresiz hissetmeyi ortadan kaldırabilir. Lakin biz sesimizi çıkarırsak bu gerçekler gün yüzüne çıkacaktır. İşte bundan kaynaklı olarak meslektaşlarımızı intihara sürükleyen bu gerçekleri bugün burada tabir ettik. Bundan sonra da söz etmeye devam edeceğiz. Buradan başta meslek örgütlerimiz olan Türkiye Barolar Birliği ve 81 ilin barolarına, barolarımıza sesleniyoruz. ‘Sorumluluk alın ve yaşanan bu aksiliklerin önüne geçin.’ Bizim gayretimiz, mesleğimizin onuru ve tüm hukuksuzlukların ortadan kalkması içindir. Bizim, gayretimiz, ortamızdan bir genç meslektaşımızın daha ayrılmaması içindir”