Gazze’de Pazar gecesi gerçekleşen İsrail hava taarruzunda yedi kişi hayatını yitirdi.
CNN’in aktardığına nazaran, ölenler ortasında Al Jazeera muhabiri Anas el-Şerif, gazeteci Muhammed Kureyke ile foto muhabirleri İbrahim et-Taher ve Muhammed Nofal da bulunuyor. Hastane yetkilileri, hücumun, girişinde ‘Basın’ yazılı bir çadırı amaç aldığını belirtti.
Al Jazeera, saldırıyı ‘Gazze’nin en gözü pek gazetecilerinden birini ve meslektaşlarını susturma girişimi’ olarak nitelendirdi.
El-Şerif, vefatından çabucak evvel toplumsal medyada “Eğer bu çılgınlık bitmezse, Gazze harabeye dönecek ve halkının sesi yok olacak” paylaşımını yapmıştı.
İSRAİL ORDUSUNDAN HAMAS ARGÜMANI
İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF), gazetecileri, Gazze’de Hamas’a bağlı bir hücreyi yönetmekle suçladı ve ‘sivil gayelere roket akınları düzenlediğini’ öne sürdü.
IDF, bu iddiayı desteklediğini söylediği evraklar yayımlasa da, CNN bu evrakları bağımsız olarak doğrulayamadı.
El-Şerif ise daha evvel yaptığı açıklamada, hiçbir siyasi ilişkisi olmadığını, tek maksadının ‘sahadan gerçeği aktarmak’ olduğunu söylemişti.
ULUSLARARASI REAKSİYONLAR VE BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ ENDİŞESİ
Gazetecileri Muhafaza Komitesi (CPJ), akına sert reaksiyon göstererek, İsrail’in gazetecileri kanıt sunmadan militan olarak nitelendirme pratiğinin basın özgürlüğüne önemli bir tehdit oluşturduğunu belirtti.
CPJ bilgilerine nazaran, savaşın başladığı yaklaşık iki yıl içinde 186 gazeteci öldürüldü; bunların 178’i Filistinli ve İsrail hücumlarında hayatını yitirdi.
Birleşmiş Milletler’in söz özgürlüğü raportörü Irene Khan, iki hafta evvel el-Şerif’e yönelik suçlamaları temelsiz olarak nitelendirmiş ve güvenliğinden kaygı duyduğunu açıklamıştı.
Evli ve iki çocuk babası olan el-Şerif, vefatından sonra yayımlanmak üzere bir bildiri bırakmıştı. İletisinde, kızı Şems ve oğlu Salah’a sahip çıkılması davetinde bulunarak, “Zincirler sizi susturmasın, hudutlar mahzur olmasın. Bu toprakların özgürlüğü için köprüler olun” tabirlerini kullandı.
