Kaza, 11 Temmuz günü Nilüfer ilçesi Minareliçavuş Caddesi’nde meydana geldi. Babasıyla birlikte çalıştığı inşaata gitmek için yola çıkan Serdar Acar’ın kullandığı motosiklet, simit almak için karşı şeride park etmek isteyen Onur Ö.’nün (36) kullandığı arabaya çarptı.
Başında kask bulunan Acar, motosikletten fırlayıp metrelerce savruldu. Yaralanan Acar, çağırılan ambulansla kaldırıldığı Bursa Kent Hastanesi’nde hekimlerin tüm müdahalesine karşın tıpkı gün hayatını kaybetti.
Güvenlik kamerası yansıyan kaza sonrası polis tarafından gözaltına alınan araba şoförü Onur Ö., tabirinde, “Sabah iş yerime giderken simit almak istedim. Simit satan iş yeri sol tarafımda olduğu için sinyal verdim. Gelen olmadığını fark edince dönüş yapmak istedim. İsmini daha sonra öğrendiğim Serdar Acar, bu sırada motosikletiyle anlayabildiğim kadarıyla süratli bir formda karşı istikametten gelip aracıma çarparak yaralandı. Yardımına koştum. Öldüğünü öğrenince çok üzüldüm” dedi.
İşlemlerinin akabinde adliyeye sevk edilen Onur Ö., tutuklanma talebiyle çıkarıldığı Nöbetçi Sulh Ceza Mahkemesi’nce, konutu terk etmemesi şartı ile özgür bırakıldı.
“ŞÜPHELİNİN ÖZGÜR KALMASI KAMU VİCDANINI YARALAMIŞTIR”
Acar ailesinin avukatı Büşra Cansu Budak, “Olay yerine gelip birinci rapor tutan polis memurlarının trafik kazası tespit tutanağına nazaran asli kusurlu olan tarafın araç şoförü olan Onur Ö. olduğu belirtilmiş. Belge içerisinde mevcut kamera kayıtlarına nazaran sinyal vermediği açık bir formda muhakkak olan kuşkulu, görüşünü engelleyecek rastgele bir mani bulunmamasına karşın aracını bir anda sol tarafa çevirmesi sonucu gencecik bir kişinin hayatını sonlandırması sonucunda vefata neden oldu. Mevcut uygulamalarda kolay bir yaralama hatasından dahi şahıslar tutuklanırken toplumsal infiale sebebiyet verecek halde vefat sonrası şüphelinin özgür kalması kamu vicdanını yaralamıştır” tabirlerini kullandı.
“OĞLUMA DÜĞÜN YAPACAKTIM”
Oğlunu toprağa verdikleri günün kendileri için 2’nci bir yıkım olduğunu belirten Serdar Acar’ın annesi Fatma Acar, “Diyecek bir şey bulamıyorum aslında. Bizi dün yine bir daha öldürdüler, ona mesken mahpusu verdikleri için. Çocuğumu biz tekrardan gömdük. Adalet istiyorum, öteki bir şey istemiyorum. Mahpusa girmesini istiyorum. Ben oğluma düğün yapacaktım fakat ben ayın 11’de oğluma düğün yaptım. Çok hoş bir düğün yaptım, gömdüm oğlumu toprağa. Ben adalet istiyorum, çocuğumun hakkını istiyorum” diye konuştu.
“BÜTÜN HAYALLERİMİZ SUYA DÜŞTÜ”
“SEVDİĞİMİN KANI YERDE KALMASIN”
Nişanlısının mezarı başında gözyaşı döken Güneş, kazaya neden olan şoföre verilen mesken mahpusu kararına mana veremediğini lisana getirerek, “O vakit önüne gelen herkes öldürsün, 15 gün mahpus yatsın, sonra mesken cezasına çarpıtılsın. Yani bu çok saçma bir şey. Ben adalet istiyorum, sevdiğimin kanı yerde kalmasın. Yani cezasını çeksin istiyorum. Bizim bütün hayallerimiz yarım kaldı. Şoförün görüş arası açık, hiçbir formda önüne pürüz olan bir şey yok. Sinyal vermesi gerektiği yerde sinyal vermiyor” sözlerini kullandı.
“BENİM HER ŞEYİM GİTTİ”
Acı haberi hastaneden öğrendiklerini söyleyen baba Dursun Acar (53) da “Olay günü birlikte çalıştığımız oğlum geç kaldığı için yolunu gözlüyordum. Bu sırada eşim telefon açıp bana, ‘Hastane polisi arıyor oğlunuz kaza geçirdi, yaralı olarak hastaneye gitti’ dedi. Maalesef çok üzücü bir haber aldık, oğlumun hayatını kaybettiğini öğrendik. Bizim hayatımız, benim her şeyim gitti. Kazanın akabinde adliyeye gittik. Tutuklandığını düşündüğümüz sanık maalesef konut hapsindeymiş” diye konuştu.
