Arkeologlar açıkladı: Neandertallerin kültürel aktarımı olduğu keşfedildi
Neandertaller uzun yıllar boyunca sırf temel gereksinimleriyle ilgilenen, kültürel tarafları gelişmemiş ilkel varlıklar olarak tasvir edildi. Lakin son yıllarda yürütülen arkeolojik çalışmalar, bu bakışı kökten değiştirmeye başladı. İsrail’deki Amud ve Kebara mağaralarında bulunan hayvan kemiklerine dair yeni tahliller, bu eski insan topluluklarının kendilerine mahsus et kesme ve sürece geleneklerine sahip olduğunu ortaya koyuyor.
KEMİKLERDEKİ AYRINTILAR KÜLTÜREL FARKLILIKLARI GÖSTERDİ
Araştırmacılar, yaklaşık 60 kilometre ortayla bulunan Amud ve Kebara mağaralarındaki 344 hayvan kemiği üzerinde mikroskobik ve makroskobik kesik izlerini tahlil etti. Her iki mağaradaki Neandertal kümeleri tıpkı periyotta yaşadı, misal hayvanları avladı ve tıpkı çeşit aletleri kullandı. Lakin kemik üzerindeki izler, et sürece biçimlerinin hayli farklı olduğunu gösterdi.
Kebara mağarasında bulunan kemiklerde daha büyük kesimler ve az sayıda izole kesik bulunurken, Amud mağarasındaki kemikler çok daha küçük kesimlere ayrılmış ve üzerinde birbirini kesen çok sayıda iz taşıyordu. Bu da yalnızca ferdi teknik farklılıklardan değil, kültürel tercihlerden kaynaklanıyor olabilir.
İPUÇLARI KÜLTÜREL TRANSFERİ GÖSTERİYOR
Araştırmanın baş muharriri Anaëlle Jallon, bu farklılıkların kasaplık becerilerden yahut alet farklarından kaynaklanmadığını belirtiyor. Jallon’a nazaran Amud’daki bireyler eti tahminen de kendi başlarına keserken, Kebara’daki topluluklarda bu iş bir bireye devredilmiş olabilir. Bir öteki mümkünlük ise etin hazırlanma biçiminde yatıyor: Örneğin Amud’da etin kurutulması yahut çürümeye bırakılması, daha sert hale gelerek kesik izlerini etkiliyor olabilir.
NEANDERTALLERİN MUTFAK KÜLTÜRÜ JENERASYONDAN NESİLE AKTARILMIŞ
En dikkat cazip bulgulardan biri ise bu kesim tekniklerinin sadece tek bir devirle sonlu olmaması. Her iki mağarada da bu uygulamaların farklı periyotlarda, yani binlerce yıl boyunca sürdüğü anlaşıldı. Bu da Neandertallerin sadece hayatta kalmakla ilgilenmediğini, birebir vakitte kültürel geleneklerini koruyup sonraki jenerasyonlara aktardığını gösteriyor.
