CHP’de çözülme olmadı, AKP hiçbir şeyi umursamıyor, muhalefetin belediyelerine çengel atmaya yöneldi: Komisyon pamuk ipliğine bağlı

AKP’deki erime durdurulamayınca, takımlar olmayacak işlere yönelmeye başladı. CHP’den transferler kapsamında Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu iktidar partisine katıldı, Erdoğan’ın “himayesini” kabul etti. Halbuki CHP’de, kuruluşundan bu yana, “manda ve himaye” kabul edilemez diye bir kural var. Tüm baskılara, hukukun hoyratça kullanılmasına rağmen CHP’de çözülme olmuyor. İktidarın gerginliği artıyor, Meclis’te kurulan kurulu bile kimse umursamıyor.

BELEDİYELERE ÇENGEL

AKP o denli bir durumdaki, gözü hiçbir şeyi görmüyor. Çerçioğlu’nun transferi noktasına gelmesi de bunun açık göstergesi. Yeni metot olarak transfer belirlenmiş durumda…

Öyle şeyler anlatılıyor ki AKP kulislerinde ortalama CHP’linin şaşırmaması imkanlı değil. İktidarın bu söylenceleri, toplumsal medyaya da düştü. Örneğin tez şu: Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş AKP’ye katılacak. Siyaset finalini Erdoğan’ın yanında müstesna bir şekilde yapacak.

İddiaya bakar mısınız, ne kadar ciddiye alınabilir ki…

Gerekli açıklamayı kendisi yaptı lakin meraklısına anlatalım, Yavaş ile ilgili bu tezler dönem periyot gündeme gelir. Lakin biz biliyoruz ki, AKP’nin, Erdoğan’ın en güçlü olduğu dönemlerde Yavaş’a sadece iştirak önerilmedi. Katılırsa kendisine en az 3-5 milletvekili kontenjanı da tanındı. Ancak bu önerilerin üzerinden uzun yıllar geçti. Görüldüğü üzere Yavaş en güçlü olduğu dönemde bile AKP’ye gitmedi.

Ayrıca Ankara’daki kimi ilçe belediye başkanlarına da çengel atıldığı, en azından bu yönde bir istek, irade olduğu net. AKP’liler bunu saklamıyor. Bu yöntem başkentle de sonla değil. İzmir, İstanbul’un ilçeleri, Balıkesir, Bursa üzere yerleri lisana getirenler var. Yani dönem, transfer dönemi. Amaç, burçta gedik açmak. CHP’yi bu yolla yıpratmayı denemek…

KOMİSYONU UMURSAYAN DA YOK

CHP çözülmüyor, İstanbul merkezli soruşturma çöktü. Özel’in evraklı “borsa” açıklamalarının akabinde Beyoğlu Belediyesi’ne operasyon yapıldı. Amaç açık: Yıkılmadık ayaktayız reaksiyonu vermek. Lakin herkes artık bu dönemin çok acı geçeceğini kanıksadı.

AKP takımları, partilerinin erimesi noktasında gözü o denli karartmış durumda ki, CHP’yi TBMM’de kurulan komite konusunda da kışkırtıyor. CHP’ye yönelik bu baskılamanın, yönetimi yanlış yapmaya zorlayacağı düşünülüyor. Kuruldan çekileceği, bu nedenle DEM Parti ve Kürt tabanla zıt düşeceği hesaplanıyor. Komitenin dağılması AKP’nin umrunda değil fakat MHP’nin umrunda. Bahçeli’nin yakın çalışma arkadaşları, “Cumhur ittifakını zora sokmadan” AKP’yi azıcık hukuka zorlamaya çalışıyor. MHP’nin bu hukuk vurgularıyla ortağını en fazla birazcık yumuşatabileceği bedellendiriliyor. “Olsa olsa, en temizinden bir iki belediye başkanı serbest bırakılır” yorumları yapılıyor. Kimse İmamoğlu’nun tahliyesini beklemiyor.

Siyaseti, herşeyi kendi iktidarının varlığına bağlamış bir AKP’nin, Kürt problemine nasıl yaklaştığı da sır değil. Riski MHP de DEM Parti de görmüş durumda. İçten içe iki parti de olmazların farkında.

Hukukun akabinde siyasi etiğin de yok edilmeye başlandığı, her yandan boğulmaya çalışılan bir CHP komite konusunda ne reaksiyon verir? Kendisinin yok edilmeye çalışıldığı ortamda DEM’in “özgürlük”, MHP’nin “milli birlik” olarak gördüğü politikaların tartışılmasına daha ne kadar katılır?

Ankara’nın kulislerinde “komisyonun bahtı pamuk ipliğine bağlı” yorumları yapılıyor.

AKP ve Erdoğan’ın odak noktası öteki partilerden çok farklı: İktidardan düşmemek. Gerisi teferruat.