AKP adaletinin iki yüzü: ‘Suçlular dışarıda, hak arayanlar cezaevinde!’
Bolu’da 78 yurttaşın hayatını yitirdiği Grand Kartal Otel’deki yangın faciası, Türkiye’de gerekli ve kâfi kontrollerin yapılmadığını bir kere daha ortaya koydu. Türkiye’de kelam konusu otel yangınına yönelik hem siyasette hem yurttaşlarda yansılar sürerken, kamu yetkilileri ise adeta sorumluluk üstlenmemek için yasal tartışmalar oluşturmaya çalışıyor.AKP iktidarlığında maden, tren, yurt/otel yangınları üzere facialar ve zelzele, sel üzere doğal afetlerin sonucunda kontrol yetersizliğinden kaynaklı çok sayıda hayat yitirilmesi yaşandı.
CHP Mersin Milletvekili Gülcan Kış, resmi datalara nazaran AKP’nin 22 yıllık iktidarlığı periyodunda kaza, yangın ya da doğal afet sonucunda 53 bin 319 yurttaşımızın ömrünü yitirdiğini belirtti. Hususa ait Kış; “Bu vefatlar birer baht değildi, göz nazaran göre geldi! Bu ölümlerin akabinde, hatalıların hesap vereceği bir adalet tertibi değil, AKP’nin ikiyüzlü adalet sistemi devreye girdi. Hatasız beşerler tutuklanırken, felaketlerin gerçek sorumluları elini kolunu sallayarak dışarıda gezmeye devam etti” dedi.
‘İŞTE AKP’NİN ADALET DÜZENİ’
Yaşanan can kayıplarının akabinde sorumluların hukuk önünde hesap vermeden kayrılmaları, lakin mağdurların davalarla hayatlarının daha da zorlaştırıldığını vurgulayan Kış, “Soma’da 301 madencimiz öldü. Maden sahipleri ve yöneticileri birkaç yıl yatıp özgür kaldı, dönemin Enerji Bakanı Taner Yıldız, Çalışma Bakanı Faruk Çelik ve AKP’nin bürokratları hesap vermedi. Üstelik madenciyi tekmeleyen Başbakanlık Müşaviri Yusuf Yerkel, Frankfurt’a ateşe olarak atandı, artık de TFF’de koordinatör! Pekala bu davada madencinin hakkını arayan Can Atalay’a ne oldu? Hatay’dan milletvekili seçilmesine karşın hâlâ cezaevinde.
Aladağ’da Süleymancılar cemaatine ilişkin kaçak yurtta 12 çocuk canlı diri yanarak öldü. Yangın merdiveni kilitliydi, çocuklar camlardan atladı. Yurt müdürü ve bazı görevliler tutuklandı ama dönemin Aile Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, Çalışma Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz tek bir gün bile hesap vermedi. Tarikat yurtları hâlâ açık, devlet takviyesi almaya devam ediyor. Çorlu’da 25 vatandaşımız hayatını kaybetti. Rayların altı boştu, bakım yapılmamıştı, tren devrildi. Sorumlular mı? 9 kişi tutuklandı ama dönemin Ulaştırma Bakanı Cahit Turhan’a dokunulmadı. Yetmezmiş üzere, oğlunu kaybeden Mısra Öz, Bolu yangınıyla ilgili attığı bir tweet yüzünden soruşturmaya maruz kaldı. Katiller dışarıda, evladını kaybeden anne ise yargılanıyor. İşte AKP’nin adalet düzeni” tabirlerini kullandı.
‘KOLTUKLARINA SIKI SIKIYA TUTUNDULAR’
6 Şubat zelzelelerinin gerisinden yaşananlara da değinen Kış, “6 Şubat’ta 53 bin insanımızı kaybettik. Devlet yoktu, AFAD yoktu, Kızılay çadır sattı. İhaleler yandaşlara gitti, binalar kum üzere dağıldı, binlerce insan enkaz altında öldü. Hastaneler çöktü, çürük binaların müteahhitleri özgür bırakıldı, devlet ihaleleri alan AKP’ye yakın şirketlere dokunulmadı. Peki dönemin Çevre Bakanı Murat Kurum, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Ulaştırma Bakanı Adil Karaismailoğlu, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ne yaptı? İstifa mı ettiler? Hayır. Sorumluluk mu aldılar? Hayır. Koltuklarına sıkı sıkı tutundular. Erzincan İliç’teki Çöpler Altın Madeni’nde 9 emekçimiz göçük altında kaldı, 116 gün sonra cesetlerine ulaşıldı. Sorumlular mı? 12 kişi tutuklandı fakat ÇED olumlu raporu veren dönemin Çevre Bakanı Murat Kurum’a yine kimse dokunmadı. Katliamın onayı devlet eliyle verildi, bedelini personeller canıyla ödedi” diye konuştu.
‘ÖLÜM SAÇAN İŞVERENLER, AKP MÜTEAHHİTLERİ DIŞARIDA’
Son olarak Bolu’da 78 vatandaşımız öldü, 35 çocuğumuz toprağa verildi. 30 aile yok oldu. Devlet ne yaptı? Evvel belediyeyi suçladı, sonra Vilayet Özel İdaresi’ni sorumlu tuttu” diyen Kış, şu tabirleri kullandı:
“Turizm Bakanlığı’nın yetkisinde olan otelin, bakanın sahibi olduğu ETS Cins tarafından listelendiği ortaya çıktı. Yeniden kimse istifa etmedi, kimse yargılanmadı. Bütün bu felaketlerin akabinde AKP’nin adaleti daima tıpkı halde işledi. Mevt saçan işverenler, AKP müteahhitleri dışarıda. Bakanlar, bürokratlar hesap vermiyor. Lakin adalet isteyenler, evladını kaybeden anneler, madenci haklarını savunanlar yargılanıyor. İşte AKP’nin adalet sistemi budur. Türkiye’de bir felaket olduğunda, birinci ceza gerçekleri söyleyen gazetecilere, adalet isteyen avukatlara, evladını kaybeden annelere kesiliyor.
Suçlu AKP’ye yakınsa ceza almıyor. AKP’li bir bakan, müteahhit ya da bürokratsa bırakın yargılanmayı, ödüllendiriliyor. Bu tertip değişecek. Bu çürümüş nizamı değiştirmek için, adaleti savunan herkesin yanında olacağız. Türkiye’de gerçek adalet sağlanana kadar gayretimiz sürecek.”
