1 haftada en az 8 çocuğun boğulması toplumsal sorunu gözler önüne serdi: Devlet koruyamıyor
Yaz mevsimiyle birlikte boğulma hadiselerinde artış görülüyor. Türkiye’de bir haftada en az 8 çocuk boğularak ömrünü yitirdi. Son bir haftanın datalarına nazaran boğulma olayları Kocaeli, Şanlıurfa, Mardin, Kırşehir, Tekirdağ, Eskişehir ve Sakarya’da meydana geldi. Hayatını yitiren çocuklardan kimi serinlemek için baraja girip boğulurken kimi ise dere, göl üzere alanlarda düşerek ömrünü yitirdi.
Konu hakkında Cumhuriyet’e konuşan İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi lideri avukat Kardelen Ateşci, “Türkiye’de son bir haftada en az 8 çocuğun boğularak hayatını kaybetmesi aslında yalnızca bir kaza değil; daha derin, yapısal ve toplumsal bir sorunun göstergesi. Bu tablo, çocukların ömür hakkının korunmasında önemli bir eksiklik olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Meğer anayasa ve Türkiye’nin taraf olduğu Çocuk Haklarına Dair Kontrat, devletin çocukların ömür hakkını ve inançlı bir etrafta büyüme hakkını müdafaasını mecburî kılıyor. Her yaz tekrar eden boğulma olayları ise bu yükümlülüklerin alanda tam olarak hayata geçirilmediğini gösteriyor” dedi.
YAŞAM HAKKI İHLALİ
“Bu olayların temelinde yoksulluk, plansız kentleşme ve çocuklara uygun inançlı alanların olmaması da var” diyen Ateşci, “Çocuklar, fiyatsız ve inançlı yüzme alanlarına ya da toplumsal tesislere erişemedikleri için serinlemek maksadıyla tehlikeli baraj, gölet ve sulama kanallarına yönelmek zorunda kalıyor; bu da ömür hakkına kadar uzanan bir dizi hak ihlaline neden oluyor” sözlerini kullandı.
ETKİN KONTROL VE YAPTIRIM
Çocukların yoksulluktan kaynaklanan risklerden korunması da toplumsal siyasetlerin ve lokal idare hizmetlerinin ayrılmaz bir modülü olması gerektiğine vurgu yapan Ateşci, “Devletin sorumluluğu, sadece ikaz tabelası asmak ya da yüzmeyi yasaklamakla sonlu kalmamalı. Riskli bölgelerde somut güvenlik tedbirleri alınmalı, çocukların fiyatsız ve inançlı yüzme imkânlarına erişimi sağlanmalı, aileler bilinçlendirilmeli ve gerekli tedbirleri almayan kamu vazifelileri hakkında aktif kontrol ve yaptırım uygulanmalı. Tüm bunlar, çocukların hayat hakkını ‘kader’ ya da ‘bireysel ihmal’ problemi olmaktan çıkarıp, kamusal bir sorumluluk ve temel bir hak olarak ele almak açısından çok önemli” dedi
